ABD yönetiminin Kudüs kararı; sorumsuz, provokatif, saldırgan ve ideolojik aymazlığın ibret verici bir örneği olmuştur. Bu karar; demokrasiyle, temel insan hak ve özgürlükleriyle, uluslararası hukukla çelişen-çatışan bir fanatizmdir.
Siyonizmin vahşet senaryosunda ABD yönetimi de apaçık bir şekilde rol almıştır. Hem küresel barışa hem de kendi halkına çok büyük kötülük yaparak,Büyük İsrail idealine âdeta gönüllü hizmet eden bir ABD yönetimi söz konusudur.
Kudüs, sadece Müslümanlar için değil Hıristiyanlar için de önemli bir misyon ve değere sahiptir. Kudüs’ü bir avuç azgın Yahudi’nin inisiyatifine, terör devleti gibi hareket eden İsrail’in insafına bırakmak gaflettir, insanlığın ortak değerlerine karşı işlenmiş büyük bir suçtur.
Alınan bu kararla 3. Dünya Savaşı’nın fitili tutuşturulmak isteniyor gibidir. Orta Doğu’da yanan ateşi biraz daha alevlendirmek belki görünüşte emperyalistlerin işine geliyor gibi olabilir ama sonuçta bu ateş, bütün dünyayı kasıp kavuracaktır.
Kudüs bizim canımızdır, bütün Müslümanların ortak mabedidir. İşgalci Siyonistlerin insafına elbette terk edilmeyecektir. Bütün dünya Müslümanları bir an önce bir araya gelmeli ve bu vahşete son vermelidir.
Aklıselim bütün Batılılar da, barışın bütün insanlığın hayrına olduğu düşüncesiyle hareket ederek bir an önce bu oldubitti karşısında tepkilerini göstermelidir.
Şaşkınlar, sapkınlar bilsin ki;Kılıçarslan’ların, Selahattin Eyyubi’lerin torunları daha ölmedi. Hayâsızca süren
Neocon-Siyonist akınları elbette hedefine ulaşamayacaktır.
Kudüs bizim için imani bir meseledir. Zafer inananlarındır.
YERLİ DÜŞÜNCE DERNEĞİ
GENEL MERKEZİ
