Osmanlı’da Sendikalılaşma, Hesap Çeşmesi

Osmanlı Devleti ismi koymadan bir çok ilki bünyesinde barındırmış ve bu ilkleri de uygulamıştır. Ancak tarih bilgisinden yoksun, ecdada küfür etmekten başka neler yaptığını bilmeyen bir toplum olmamız hasebiyle iyileri görmeyip, kötüleri öne çıkaran anlayışımızla her başlangıcı batıya atfetmeyi kendimize maalesef ki görev etmiş bir eda ile yaşıyoruz.

Üstat Mehmet Akif ERSOY'un da şiirinde bahsettiği gibi;

"Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz!
Gelmişiz dünyâya milliyet nedir öğrenmişiz!
Kapkaranlıkken bütün âfâkı insâniyyetin,
Nûr olup fışkırmışız tâ sînesinden zulmetin.”
Bu sebeple tarihimize ışık tutmakta fayda var.


HESAP ÇEŞMESİ 

    Süleymaniye’de Tiryaki Çarşısı’nın baş tarafındaki bu çeşme (Hesap Çeşmesi) ve (Çadır Çeşme) de denilmektedir. Hesap Çeşmesi denilmesinin sebebi, külliye’nin yapılması sırasında burada yüksekçe bir yere çıkan Mîmar Sinan belirli zamanlarda yanında çalıştırdığı ustalara yevmiyelerini dağıtmıştır. Bir başka söylentiye göre de Bozdoğan su kemerlerinden bu yöne ayrılan bir kol, suyu bu çeşmeye kadar getirir ve külliyenin bütün suları buradan hesaplı bir şekilde çevreye yayılırmış.

    Çadır Çeşme denilmesinin sebebi ise Süleymaniye’nin yapısı tamamlanıp işler bittikten sonra camiinin karşısında boş meydanda kurulup işçi gündeliklerinin ödendiği hesap çadırı kaldırırken buraya bir hayır eseri bırakılması istenseymiş.

    Küfedeki taşından dört yüzlü olarak yapılan çeşmenin köşeleri kesiktir. Bu kesintiden ortaya çıkan kenarlar başlıklı düz sütunlar halindedir. Sütunların başlıkları hizasından hafif çıkıntılı bir korniş çeşmeyi çevirmektedir. Barok üslubun hakim unsuru olan bu yassı payeler cepheleri hareketlendirmektedir. Duvarlar sade ve süslemesizdir. Çeşmenin yalnız bir cephesine ayna taşı konulmuştur. Bu yüzde korniş ile yapının kurşunla kaplı sivri külahının ikinci korniş arasındaki boşluğa su ve çeşmeyi öven ayetler celi sülüs hatla yerleştirilmiştir.

NEDEN HESAP ÇEŞMESİ?

    Çeşmenin yapılış hikayesine geçmeden önce Süleymaniye Camii’ni yaptıran Cihan Padişahı Muhteşem Kanuni Sultan  Süleyman daha temel atılmadan vermiş olduğu bir fermana dikkat edelim.

Fermanda şöyle deniyordu:

    "Sakın camide çalışan kullarımın yevmiyesi geciktirilmeye günlük olarak verile.” Sultan Süleyman’ın Süleymaniye Camii’nin mimarı Mimar Sinan’a gönderdiği fermanda "Aman dikkat idesüz… Camii hayrında çalışan kullarımın hakları alnının teri kurumadan verile… Hesaplar dikkatli yapılıp, hesap hatası yapılmaya.” 

    İşte bu ferman üzerine Mimar Sinan Camii inşaatında çalışanların yevmiyelerini haftalık olarak değil artık günlük olarak vermeye başladı. Bunun içinde Caminin avlusuna bir çadır kuruldu, bu çadırın adı “Hesap Çadırı” olarak bilinirdi.

    Yani herkes işi bitince bu çadıra gelir, buradan yevmiyesini alır giderdi. Neden günlük diye sorarsanız, çalışanın alnının teri kurumadan verilmeliydi de ondan.İkinci olarak da hak geçmesin belki aynı işçi yarın sabah gelemeyebilir, hakkı zayi olmasın diye.

ÇEŞMENİN SENDİKAL ALANA DÖNÜŞMESİ

    Mimar Sinan, bu çadırı sadece yevmiye dağıtmak için değil aynı zamanda bir günümüz anlamında sendika gibi de kullanarak, işçilerle –ustalar arasındaki meseleleri de burada çoğu zaman bizzat kendisi çözüyordu.

    Öyle ki tebdil kıyafet gezen Sultan Süleyman, bazılarına da kendisi de şahit olmuş, şöyle dediği rivayet edilir.

    "Şükürler olsun ki camii yapılırken hiçbir kulun hakkına girilmiyor…” diyerek Mimar Sinan'ı övmüştür. 

ÇADIRDA NE SORUNLAR ÇÖZÜLÜRDÜ?

    Çadır’a gelen işçiler, ustalar ayrı ayrı şikâyetleri veya varsa meseleleri dinlenir, dinlendikten sonra hemen cevap verilmez, bir tam gün sonra tekrar çağrılırdı. Bunun sebebi ise ola ki sinirden söylenmiş sözler olur, siniri geçer şikâyetini geri alır veya ertesi güne kadar şikâyet edenin şikâyeti giderilirdi… İşte onun için bu hesap çadırı o kadar halk arasında meşhur olmuştur ki, halktan birçok kişi de buraya giderek kendi mahallindeki birçok sıkıntılarını burada dile getirmeye çalışmışlardır.

OSMANLIDA SENDİKALARIN SAFAHATI 
        
18. yüzyılın ilk yarısı tamamlanırken hızlanan Sanayi Devrimi, mevcut ekonomik düzeni tamamen değiştirdi. Artık toprağını sürerek geçinemeyen "köylü sınıfı" ile ticaret yapamaz hale gelen "esnaf sınıfı", büyük kentlerde boy gösteren fabrikalara taşınarak "İşçi Sınıfı"nı oluşturdu.

Çalışma saatlerinin çok uzun ücretlerinse çok düşük olması, işçilerin yaşam koşullarının giderek ağırlaşması, işçilerin kendi haklarını koruyacakları birlikler oluşturmalarını kaçınılmaz kıldı. Aynı işi yapan işçiler, önce "yardımlaşma sandıkları" adı altında örgütlenmeye başladı. Bu sandıklar, olumsuz çalışma koşulları nedeniyle çalışamaz hale gelenlere para yardımında bulunuyordu. 

"Yardımlaşma sandıkları" zamanla daha büyük örgütlere dönüştü. Aynı mesleği icra edenlerin biraraya geldiği bu örgütler, bugünkü sendikalara benzer nitelikteydi. Ancak sermaye sahipleri bu örgütlenmelere karşıydı. İşçi sınıfı ile sermaye kesimi arasındaki mücadele yüz yıldan fazla sürdü. Yasaların da tanıdığı ilk sendika, 1820 yılında İngiltere'de kuruldu.

Anadolu'daki ilk işçi hareketlerini, 1830'larda tarım işçileri başlattı. Ancak Osmanlı İmparatorluğu'nun sert "nizamnameleri bu hareketleri durdurdu. Çünkü üretimi durduran yani grev yapan işçiler, "vatan haini" ilan ediliyordu. İşledikleri "suç"un cezası ise ölümdü! 

Anadolu'da ilk sendika Osmanlı döneminde kuruldu. Ameleperver Cemiyeti'nin (İşçi Severler Derneği) 1871'de faaliyete geçmesinden bir yıl sonra ise, Kasımpaşa Tersanesi işçileri ile Beyoğlu Telgrafhanesi işçileri ilk grevleri gerçekleştirdi.

1908'de Meşrutiyet'in ilanının ardından, iş kollarının geliştiği İstanbul, Selanik ve diğer bölgelerde sendikaların sayısı arttı. İttihat ve Terakki yönetimi grev yapan işçileri tehdit ederek susturma yoluna gitti. 

Halbuki kendinden önceki yönetimi istibdat ile suçlayan İttihat ve Terakki mensupları, yönetimi ellerine alınca kendinden öncekilerini mumla aratmayı başardılar. 




Facebook
Twitter
  • BİZE ULAŞIN

  • Ehli Beyt Mah. Ceyhun Atuf Kansu Cad. Beycanoğlu İş Merkezi̇ No: 102A/7
    Çankaya/ANKARA

  • 0312 285 71 71

  • 0312 285 71 72

  • yerlidusuncedernegi06@gmail.com

www.teknovizyon.net/
YukariCik