RAB‘BE YAKARIŞ

Ya Rab!

Yakarışımız rahmetine güvenimizden,
Lütfünü esirgeme üzerimizden,
Biz Asım’ın nesliyiz,
Başsız bırakma bizi,
Tut ellerimizden, vazgeçme bizden,
Göz açtırma vatan hainlerine,

Ebedi sukuta uğrat köprüler tutanları, yollar kapatanları, milletin belini bükmeye çalışanları, ocaklara ateş salanları, akılsız beyinleri, düşünmez başları, körleşen izanları, aldırmaz yürekleri, paslı vicdanları, iğrenç planları, küflü bedduaları, tevhidi parçalayan hizipleri, kirli yüzleri, Ruhunu Allah’a değil, ümmetin düşmanlarına teslim etmiş gafilleri, sevap namıyla öz vatanına suikast tertipleyenleri, genç yaşlı, kadın erkek demeden milleti tarayanları sana şikâyet ediyoruz Allah’ım!

Sana Şikâyet Ediyoruz Ya Rab!

İhanette sınır tanımayanları, ümmetten ayrı düşenleri, abilikten ahiliğe terfi edemeyenleri, bir çürük ipliğe hülya dizenleri, milletin düşmanlarıyla iş tutanları, Kabil hırsıyla cinayet işleyenleri, ölüm listeleri hazırlayanları, muhakeme melekesini yitirmiş akılsız idrakleri, minarelerden ezanları susturmaya çalışanları, uçak sesleriyle salaları bastırmayı görev addedenleri, göklerden ölüm yağdıranları, faziletsiz marifetten medet umanları, milletin yarınlarına tuzak kuranlarla aynı karede yer alanları, bilgili cahilleri, hedefe götüren her yolu ve yöntemi mubah sayanları, dini mübini İslam’ı amaç değil araç haline getirenleri, tertemiz dimağlardan terörist ruhlu güruhlar üretenleri, âlim kılığında şarlatanları, kaosa, girdaba acıkmış ruhları, fitne ateşine her daim odun taşımaktan geri durmayanları, küffara mülayim, mü’mine sert ve haşin olanları sana şikâyet ediyoruz Allah’ım!

Sana Şikâyet Ediyoruz Ya Rab!

Çocuk yaşta alıp yetiştirdiklerinden vatan haini generaller, amiraller, subaylar peydahlayanları, 50 bin mermiyle milletin Cumhurbaşkanını öldürmeyi vazife belleyenleri, milletin gazi meclisine bomba yağdıracak kadar çılgınlaşanları, hukuk tanımazları, milli irade hırsızlarını, bir yudum huzuru millete çok görenleri, PDY’yi PYD’nin ruh ikizi haline getirip terör estirenleri sana şikâyet ediyoruz Allah’ım!

Ya Rab!

Senden gayrisine bel bağlamadık,
Senden ayrılana yoldaş olmadık,
Her seferinde senden yine sana kaçtık,
İnsanlık bahçemiz senin hayat veren ikliminde yeşerdi,
Bir Ashab-ı Keyf uykusundan uyandır bizi,
Göster bize sonu gelmez hazinelerini,
Asırlardır bir Sefa bir Merva arasında İsmaillerine su arayan, dudakları çatlamış bu Hacer merhametli aziz milleti ıssız vadilerde yalnız bırakma. Geceleri zahid, gündüzleri mücahit olan, bozgunda dahi fetih düşleyen Anadolu’nun yiğit insanlarını Alparslansız, Fatihsiz, Selahaddini Eyyubisiz bırakma Allah’ım!

Ya Rab!

Asırlardan beri derbederiz,
Peygamberin ruhundan ayrı düşmenin ağır zilleti ne zaman son bulacak?
Ne zaman bitecek kasvetli geceler?
Ne zaman sökecek milletimin şafağı?
Zemheri kışlar ne vakit bitecek?
Renk renk kelebekler uçuran baharlar ne zaman gelecek?
Ne zaman bitecek bu hüsran? Ne zaman fethe dönecek bu zorlu devran?
Tarih boyunca “zulmü alkışlamayan, zalimi asla sevmeyen”, her seferinde “hakkı tutup ayağa kaldıran” bu necip milletin kurtuluş fermanı göklerden yere hâlâ inmedi mi?
Bir fetih, bir fecir kadar yakın değil mi?
“Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın” diyen ceddimin kelamını bir işaret kabul etsem rızan var mıdır?
Zekeriya’ya bahşettiğin Yahya’dan bize de bir müjde var mıdır?
Kuyudaki Yusuf’un gözlerini okşayan güneşten bir ışık da bize var mıdır?
Balığın karnındaki Yunus’un kurtuluşundan bize de bir pay var mıdır?

Ya Rab!

İsa’ya bahşettiğin Ruhullah’tan bir nefha ver bize,
Bir nefha ki, Nemrud’ların ateşini söndürsün,
İbrahim’lere serin ve selametli olsun,
Şehit kanlarıyla sulanan vatanımızı cennet bahçelerine çevirsin,
Bir nefha ki nardan geriye nurunu bıraksın,
Ölü bedenler tez zamanda can bulsun,
Tohum toprak çatlatsın,
Söğüt’ten olmasa da Ankara’dan bir çınar filizlensin,
Ağaç dallara dursun, dallar meyveye gelsin,
Anadolu’dan tüm mazlum milletlere bir ikram olsun Allah’ım!

Ya Rab!

Musa’nın asasından bir asa da bize ver,
Tüm oyunları bozsun, tüm hileleri yutsun,
Bir asa ki denizlere hilalden perçin vursun,
Sular çarşaf çarşaf dürülsün,
Dağlar kadar yüksek dalgalar arasında mazlumlara yollar buldursun,
Musa kovalayan Firavunlar azap sularında boğulsun.
  
Ya Rab!

Şanlıurfa Rabia meydanında, Kırşehir Cacabey’de, Ankara Kızılay’da, İstanbul Taksim’de, İzmir Konak’ta, Konya Mevlana meydanında yiğitler gördüm Ali nöbeti tutan, Peygamber yatağında yatar gibi sabahlara kadar bekleyen, Ümmetin son kalesi düşmesin diye eşiyle, çocuklarıyla, helalleşip yollara düşen, gecenin bir vaktinde elleri semada bebekli anneler, yaşlı nineler, ihtiyar dedeler gördüm.

Ya Rab!

Gafletin en koyu çağında, hıyanetin en zirve anında meydanlara aktık,
İmanı imkâna, zulmü adalete tebdil eden Hayy ismine sığındık,
Bir bela tünelinden geçerken, millete ihaneti sen çökerttin,
Vatana sadakat yağdırdığın gecede ezanları, salaları fecre kadar sen inlettin,
Milletin ruhu yer ve gök arasında bayraklaşırken, ümmetin istikbaline sen sahip çıktın,
Bir ateş çukurunun kenarından bizi sen aldın,
Bir Ebubekir sadakatiyle sevdik sevdiklerini, “Ümmetin Son Liderini”,
Katından sabır yağdır, katından cesaret, vahdet, zafer yağdır Allah’ım!

Ya Rab!

Biz Sevr mağarasının muhacirleriyiz,
Bir güvercin yuvası, bir örümcek ağı göz perdelesin,
Hıra’yı kaplayan Cibril’in kanatlarına yapıştık, bizi sana taşısın,
Mikail kanat çırptıkça zalimlere kasırgalar, ümmete rahmet esintileri yayılsın,
Yüz deve iştihasıyla iz süren Sürakalar çöl kumlarına batsın,
Medine’ye giden yollarda tuzak kuranlar kendi tuzaklarında debelensin.
 
Ya Rab!

Bir Yusuf rüyası bahşet bizlere,
Güneş, ay ve yıldızlar secde etsin “En Sevgili”ye sevdalı milletime,
Karanlık kuyularda bekletme kurbanın olayım,
Bir kervan gönder bezirgân yolundan,
Yakup’un gözlerine kederden perde inse de,
Yusuf’un kokusunu rüzgârlar taşısın uzak Mısır diyarından.
 
Ya Rab!

Bizi sen var ettin, varlığından haberdar ettin,
Senden gayrisine kul eyleme bizi,
Bize sen yetersin, sana güvendik, sana yöneldik,
Bugünümüzü, yarınımızı, tüm varlığımızı Es Selam ismine tevdi ettik,
Başı gökte, ayakları yerdeki vahyin ipinden tutunduk,
Tanklar durduran göğüslerimizi, dayadık senin kuvvet ve kudretine,
Ebrehe’nin fillerine ebabilleri gökten değil, yerden gönderdiğin gece,
Celalini asilerden, cemalini sana meftun gönüllerden uzak eyleme,  
“Selamün kavlen min Rabbi Rahim” istasyonunda tutuyorsun belli,
“Ve yensurakallahu nasren azize”den mahrum etme biçarelerini,
Ve son nefeste de olsa,
“İnna fetehneleke fethen mubine”ye kavuştur bizleri,
YA İLAHİ,
YAZ EL CELALİ VEL İKRAM.
ÂMİN…
 

Facebook
Twitter
  • BİZE ULAŞIN

  • Ehli Beyt Mah. Ceyhun Atuf Kansu Cad. Beycanoğlu İş Merkezi̇ No: 102A/7
    Çankaya/ANKARA

  • 0312 285 71 71

  • 0312 285 71 72

  • yerlidusuncedernegi06@gmail.com

www.teknovizyon.net/
YukariCik