Emperyalist Kültür

Özgü dinamikler anlamında kullanılaçbilecek kültürel değerler, bir milleti diğerlerinden ayrıştıran köşe taşlarıdır. Bu bağlamda kültür, milletle eşanlamlı da değerlendirilebilir. Genel olarak, "İnsan topluluğunun nesilden nesile aktardığı inanç, bilgi ve uygulamaları" olarak tanımlanan kültür, "toplumun maddî-manevî üretiminin ahlakî ve sosyal davranışlarının teorik ve pratik yansımaları" olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Bağımsızlık, bir devletin, kültür, ekonomi, siyaset, askerî ve hukukî alanlarda, dış baskı ve müdahaleye maruzkalmadan kendi kararlarını verebilmesidir. Aksi halde emperyalizmin çizdiği sınırlarda ve belirlediği dayatmalarla yaşar ki buna bağımsızlık demek mümkün değildir.

Emperyalizm, kültürel çalışma ve programlarla, bir ülkenin başka bir ülkenin halkını sömürmek, ekonomik ve politik avantajlar elde etmek amacıyla hakimiyet kurmasıdır. 

Sistematikolarak I. Meşrutiyet’lebaşlayanemperyalistkültürçalışmalarıgittikçeivmekazanmış,Osmanlıİmparatorluğu’unuyıkmış, sözdecumhuriyetinkuruluşuile hem ülkemize, hem İslam Dünyası’na hakim olmuşve İslam ülkeleriniparçalayarakgüçsüzdevletçiklerhalinegetirmişvemandakonumunasokaraksömürmüştür. 

Kapitalistbiralgıyla systematize edilenemperyalizmintemelolgusu, her türlüentrika, yolvemetodunmübahsayıldığıçıkaradayalısömürmektirkibütün İslam dışıbatılinançveanlayışlarınekseninibuyaklaşımoluşturmaktadır.

Batı, İslam Dünyası’nıegosantrikemperyalistpençesinealdıktansonrakan, cinayet, namusatecavüz, sürgün, ekolojikçatışmalarlasömürmektedir. Afganistan, Çeçenistan, Libya, Irak, Cezayir, Yemen, Sudan ve son olarakSuriye’dekivahşetinyeganesebebi, AB/D’ninbuinsanlıkdışıemperyalistemelleridir. 

Kültürümanevîvemaddîolarakikikategoriyeayırmakmümkünise de, maddîkültürünformatını da manevîkültüroluşturmaktadır.

Manevî kültüre ideolojikkültür de denebilir. Manevî kültürü, bir milletin inanç, tarih, edebiyat, sanat, örf, adet, gelenek, töre ve yaşama biçimi oluşturmaktadır. Kısaca milletin duygu ve düşüncelerini yansıtan bütün idealarının ifadesidir.

Manevî kültür, Cuma namazı hutbesinde bütün hatiplerin halkın dikkatini çektiği ve önemine vurgu yaptığı şu hadîs-i şerîfte ifadesini bulmaktadır:

"Şüphesiz en güzel söz Allah'ın Kitabı Kur'ân'dır; en güzel kurtuluş kaynağı da Muhammed (s)'in gösterdiği yoldur." Yani islam'ın kendisidir. Zira Müslüman'ın bütün hayatı, düşünceleri, davranışları Kur'ân ve sünnetin örgüsüyle örülmüştür. Buna karşılik hadîsin devamında emperyalist kültür,"Uydurma (fikir) ve davranışlardan sizleri şiddetle menediyorum. Zira (düşünce) ve davranışların en kötüsü uydurulanlardır. Her uydurma (yabancı kültür) bid'attır; her bid'a dalalettir, her dalaletin sonu ateştir"  tanımını bulmuştur.'Uydurma, yabancı' şeklinde yansıttığımız 'muhdese' kelimesi, 'uydurulan, bid'a' karşılığı olarak da kullanılmaktadır.

Her bid'a, bir sünneti kaldırması açısından çirkin, tehlikeli  ve Resûlullah (s)'ın "Kim bu dinde bir şey uydurursa o reddedilir"  hadîsi gereğince uygulanmaması gereken bir olgudur.

Asr-ı Saadet'ten uzaklaşıldıkça Müslümanların hayat formatına, kültürlerine aykırı davranışlar yansıyordu. Bunda, İslam ülkesinin sınırlarının genişlemesi, yeni Müslüman olanların yabancı kültürleriyle gelmelerinin etkisi vardı. Bu yabancı kültürden en çok etkilenenler,-günümüzde olduğu gibi-kadınlardı.Bir anlamda emperyalist kültür daha o günlerde etkisini göstermeye başlamıştı. Hz.Peygamber (s)'in iznine istinaden hanımlar camilere cemaat namazına gidiyorlardı. Ancak Hz. Aişe (r), yabancı kültürlerin etkisiyle giyim ve davranışları değişen hanımları görünceşu önemli tesbiti yapmak zorunda kalmıştı: "Şayet Resûlullah (s), kadınların uydurup uyguladıkları bu kültürel değişiklikleri görseydi, Beni İsrail (kadınlarının)'in camilerden menedildikleri gibi bugünkü Müslüman hanımları da camilere gitmekten menederdi." 

Manevî kültür emperyalizmi gerçekleştirilmeden maddî kültür emperyalizmi gerçekleştirilemez. Kur'ân ve Hz. Peygamber (s)'in insanın 'düşünme ve analiz' özelliğine vurgu yapması; fizikî dünyaya hükmeden metafizik duyguları bütün davranışlarda ön plana çıkarması, ideal insan protptipi için imanı referans alması manevî kültürün birey ve toplum hayatındaki öneminin bir göstergesidir.

Maddî kültüreekonomik kültür de denebilir ki bir toplumun maddî ve fiziksel davranış ve varlıklarını sembolize eder.

Türkiye, en büyük ve en etkin kültür emperyalizmini Cumhuriyetin kuruluşu ile yaşamıştır:Türkiye, Anayasanın 174. Maddesiyle 3 Mart 1340 tarihli ve 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat kanunuyla laiklik ilkesi altında uygulamaya konulan kanunlarla acımasız ve eşi görülmeyen bir kültürel emperyalizmine maruz bırakılmıştır:
1. 25 Teşrin-i Sani 1341 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisası Hakkında Kanun'la, Müslümanların asırlardır alışageldikleri Hz. Peygamber (s)'in sünneti ve millî kıyafetleri olan sarık yasaklanmış; yerine 'Frenk serpuş'u zorunlu hale getirilmiş, tarihiyle olan bağlarından biri koparılmış; karşı çıkanlar idam sehpasına gönderilmiştir. 

2. 30 Teşrin-i Sani 1341 tarihli ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile bir Takım Ünvanların Men' ve İlgasına Dair Kanun'la Müslümanlar temel dinamiklerinden; ilim irfan ve irşad kaynaklarından mahrum bırakılarak cehalet çukuruna itilmiştir.

3.17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medeni'siyle kabul edilen evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medenî nikah esası ile aynı kanunun 10. maddesinin hükmüyle İslamî evlilik ve kuralları yasaklanmış, Müslüman bir millet Hıristiyan yasalarına göre evlenmeye, yuva kurmaya ve nesil yetiştirmeye mahkum edilmiştir.

4. 20 Mayıs 1928 tarihli ve 1353 sayılı Beynelmilel Erkanın Kabulü Hakkında Kanun ile tarihimizden gelen karşılama örf, adet ve törelemiz yasaklanmış ve sahte bir Batılı görüntü vermeye mecbur bırakılmıştır.

5. 1 Teşri-i Sani 1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun ile bu milletin bütün tarihî ve dinî bağları koparılmış, geçmişi inkâr edilmiş, kültürü yok sayılmış ve köksüz, temelsiz, cahil bir millet haline getirilmiştir. 

6. 26 Teşri-i Nisan 1934 tarihli ve 2590 sayılı Bey, Efendi, Paşa gibi lakap ve ünvanların kaldırıldığına dair kanunla, bu milletin tarihi ve kültürü arasındaki bütün köprüler yıkılmış, sözlü, âdâb-ı muaşeret, edep, saygı ve terbiyemizle alakalı bütün ifade ve verilerimiz yok edilerek anlam, duygu ve düşüncelerimizden; içerdiği mesaj ve uyarılardan yoksun Batı'nın emperyalist kelime, terim ve kültürüne teslim edilmiştir.

7. 3 Kanunuevvel 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun'la bu millet bütün kutsal değerlerinden soyutlanmış, inanç ve iç dünyası tersyüz edilmiş, 1400 yıllık hayat biçimiyle ilgili kültür birikimi çöpe atılmış; "Burnunu göstermekten utanan ninelerimiz" yerine, "Kefen bezine mahrem/gösterilmeyen" yerlerini sokaklarda teşhir eden edepten yoksun, hayadan mahrum emperyalist Batılı züppe tipi torunların oluşturduğu bir nesil yetiştirilmiştir.

Öyle bir emperyalist kültür ki devlet aslî görevlerini bırakarak vatandaşının sarığı, cüppesi, şalvarı; başörtüsü, feracesi, çarşafıyla uğraşmıştır. Bir yandan Cumhuriyet, demokrasi, insan hak ve hürriyetlerinden söz edilmiş, diğer yandan vatandaşın evinde, köyünde, işyerindeki hürriyeti elinden alınmış ve jandarma dipçiğine, polis jopunun insafına bırakılmıştır.

Hıristiyan, Yahudi, Ermeni ve Yunanlıların inanç, kılık ve kıyafet ve yaşama standartlarına dokunulmazken %99'u oluşturan Müslüman milletimize Ezan, Kur'ân ve Allah demek yasaklanmıştır.

Türkiye'den 21 yıl sonra savaştan harabe olarak çıkan Almanya dünyanın en güçlü ve gelişmiş ülkelerinden bir haline gelirken, bu paralotik anlayışla 650 yıllık bir dünya imparatorluğunun varisi olan Türkiye onu yüzyıl geriden takip etmiş; milyonlarca vatandaşı Alman tuvaletlerini temizlemek zorunda bırakılmıştır.

Tarih, kendi milletine ve tarihine bir ihanet belgesi niteliğindeki böyle bir kültür emperyalizmini kaydetmemiş; bu ihaneti gerçekleştirenleri 'kahraman' ilan eden bir anlayışı görmemiştir.

O gün gerçekleştirilen kültür emperyalizmi, aynı zihniyettekilerin torunları tarafından çeşitli vasıtalarla devam ettiriliyor ki bu vasıtalar şöyle sıralanabilir:

a. Kitle Iletişim Araçları: Sosyal medya bunun en tipik örneğidir. Emperyalistler, internet ve türevleri, beşikteki bebeklerin hayatlarına kadar giren telefon, bilgisayar, tablet vb. araçlarla neslin beynine girerek beynini emperyalist kültürle doldurmaktadır. Kılık kıyafetten, konuşma tarzı ve saç modeline kadar gençlerin bu kültüre esir olmasının en etkin araçlarından biri sosyal medyadır.

Fuhuş söktörüyle gençlerimizin inanç, namus, ahlak, duygu ve algılarında oluşturdukları tahribat her gün biraz daha büyüktehlike haline gelmektedir.

b. Moda: Modernizm adı altında Batı'nın herhangi bir atölyesinde uydurulan bir modeli aynı günde Siirt'li, Şırnak’lı bir gencin üstünde görmek mümkündür.

Gençlerimiz, şizofrenik bir moda hastası haline getirilmiş ve kültüründen uzaklaştırılmıştır. Özellikle genç kızlarımız, her gün biraz daha bu modernizm hastalığıyla bataklığa sürüklenmektedir. Kutsal değerlerden soyutlanmak ve Batı’nın kuklası ve oyuncağı haline gelmek "Muasır medeniyetin üstüne çıkmak" algısıyla zihinlere zerkedilmektedir.

c. Yazılı ve Görüntülü Medya: Sosyal medya hesaplarıyla ulaşamadıkları bireylere görüntülü ve yazılı medya üzerinden ulaşılmakta ve emperyalist kültür aşılanmaktadır. Özellikle hanımlar, birer ütopik diziler hastası haline getirilmekte, aşırı tüketim müptelası yapılarak sömürülmektedir.

d. Şöhret:Bu kültür emperyalizminde etkili olan unsurlardan biri de, bilinçli olarak şu veya bu şekilde ün kazandırılan sahte sanatçıların 'model' olarak gençlere sunulmasıdır. Buna kendilerine entellektüeldiyenkompleksliyazar-çizerler de eklenmelidir.

e. ÖğrenciDevşirmesi:Zekiöğrencilerinburs vb. yardımlarlaalınıpokutulmaları, emperyalistbirkültürleyetiştirildikten sonar kendiülkelerinegönderilmeleriveetkilimakamlaragetirilmeleri.

f. Spor:Değerlerini, ülkelerininçıkarlarınıdüşünmektenalıkoymakamacıylabazıspordallarınısürekligündemdetutarakgençlerideallerindenuzaklaştırılmaktadır.

g. Markalar:Özelliklegiyim-kuşamdagençlermarkalaramahkumedilmektevesömürüçarklarıdöndürülmektedir.

15 Temmuz’daTürkiye,tarihininenbüyüktehlikesiniatlattı. Bu, FethullahGülenadındabunamışbirhaininbaşarabileceğibirişgalhareketideğildi.Aksinebu, AB/D’nin 1970’lerden beri FETÖ etiketiylegerçekleştirdiğibirkültüremperyalizmininsonucuydu.

Enetkinsilaholan İslam, bukültüremperyalizminealetolarakkullanılarakbeyinleryıkanmasaydıbuişgalekalkışmakmümkünolmayacaktı.

Dünyaartıkpahalısavaşlaryerine, kültüremperyalizmiyleülkeleribölmekte, çökertmektevesömürmektedir.

Türkiyebuemperyalizminodaknoktasıdır.

Facebook
Twitter
  • BİZE ULAŞIN

  • Ehli Beyt Mah. Ceyhun Atuf Kansu Cad. Beycanoğlu İş Merkezi̇ No: 102A/7
    Çankaya/ANKARA

  • 0312 285 71 71

  • 0312 285 71 72

  • yerlidusuncedernegi06@gmail.com

www.teknovizyon.net/
YukariCik